ROLÜNÜZÜ KARARLARINIZ BELİRLER




“ Yabancı insanlar ve yabancı ülkeler yoktur; başka ülkeler ve başka insanlar vardır.”

Jupp  Derwall


“ Güçlü taraf kazanmaz, kazanan taraf güçlüdür.”                                                                                   
Franz Beckenbauer



           1980 Avrupa Şampiyonu, 1982 Dünya Kupası Finalisti Batı Almanya’nın başında Teknik Direktörlük görevini yürütürken, 1984 Avrupa Şampiyonası’nda her ne kadar ev sahibi Fransa kupanın favorisi gösterilse de, Derwall’li Batı Almanya’nın finalde olacağı düşünülüyordu.  Ta ki 20 Haziran gecesi oynanan İspanya – Batı Almanya maçında, İspanya’nın iyi oyunu ve son dakikalardaki golü ile yarı finale kaldığı, Batı Almanya’nın elendiği geceye kadar.  

         O maç ve turnuvadan sonra; Jupp Derwall’in görevden alınması,  sadece kendi kariyeri değil,  başkalarının, hatta başka bir ülkenin futbol geleceğini değişime uğratacaktı.



          Hemen ardından bir Bayern Münih Efsanesi haline gelmiş Franz Beckenbauer’in “Hazırım” mesajı ve oluşan kamuoyu baskısıyla 39 yaşında ilk deneyim olarak  Derwall’in yerine, Takım Şefi unvanı ile Milli Takım Teknik Direktörlüğüne getirilmiş ve kurallar gereği bir Bundesliga takımını çalıştıran Antrenörün ona eşlik etmesi gerekiyormuş.  Bu görevi önce Horst Koppel, daha sonra Holger Osieck üstlenmiştir.



        Uluslararası saygınlığı ve deneyimi olan Jupp Derwall’in  almış olduğu birçok teklifi reddederek, şaşırtıcı bir şekilde ülkemize gelmesi,  Avrupa’da Türk Futbolunun algısını olumlu yönde değiştirmiştir.  Aldığı karar ile sadece rotasını değil, bir ülkenin futbol kaderini değiştiren adam olma rolünü üstlenmiştir.

        Nasıl bir ortam da çalışacağını görmek her Teknik Direktörün yapacağı ilk iştir. İstanbul’daki ilk işi bu olur ve karşılaştığı manzara karşısında hayal kırıklığına uğrayan hocamız ilk olarak toprak olan antrenman sahasının çime dönüştürülmesi ve hemen bir kondisyon salonu yapılmasını ister. Talebi kabul edilir.

         İşte değişim Türk Futbolu için o gün başlamıştır. 

       “Futbol Basit Bir Oyun Değildir” ve “Türkiye Anıları” adlı kitaplarında bahsettiği, sık sık Benim Türkiye’m diyerek anlattığı o günler de;

“  Aslında futbolcuları düzene, kurallara, disipline uyma ve centilmence oynama konusunda eğitmek kolaydır.  tespitinde bulunmuş,  asıl zor olanın “ Yaşam koşulları iyi olmayan ülkelerde neredeyse tek hedef; sivrilip öne çıkmak, daha çok kazanmak, yukarıda kalmak, yaşam standardını yüksek tutmak. Heyecanlı karakterin, aşırı saldırganlığın ve egoist düşüncenin kökü burada yatıyor. Yani bu tür özellikler için kötü bir karakterin olması gerekmiyor.”  demiştir.

           Jupp Derwall geçirdiği kalp krizinin ardından, 26 Haziran 2007’de 80 yaşında hayatını kaybetmiştir. Futbola taktik ve teknik açıdan katkılarının yanında, modern antrenman teknikleri, tesisleşme ve kulüp organizasyonunu şekillendirmesi sadece Galatasaray için değil, Türk Futbolu için büyük bir kazançtır. Ölümünün ardından  Galatasaray Spor Kulübü almış olduğu karar ile, Florya Metin Oktay Tesislerinde bir antrenman sahasına Jupp Derwall  adını vermiş ve yapılmasını şart koştuğu antrenman sahası ile adı her gün anılır hale gelmiştir.




          İçinde bulunduğumuz mevcut koşullara dönecek olursak, Futbol Dünyasında alınan ve alınması düşünülen her karar için birbirinden farklı görüşleri okuyor, uygulamalara şahit oluyoruz.

          Ancak bir konu gözden kaçıyor. Yaşanılan pandemi süreci, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir süreç. Daha önce bu süreci yaşayan ne bir sporcu, ne bir antrenör, ne seyirci, ne basın, ne de bir yönetici mevcut. Yani denenmiş bir yöntemin referans olarak kabul edilmesi imkansız.

           Dolayısı ile bu sürecin tek bir doğrusu olduğunu düşünmemeliyiz.  Bir tezin doğruluğunun kanıtlanmış olması için yapılan bilimsel çalışmaları düşünelim. Onlarca araştırma konusu içinden, seçilen yüzlerce, binlerce denek ve etkileri üzerinden çıkarılan sonuçların ortak noktalarından biri, sağlanmaya çalışılan homojen koşullarda, tüm deneklerin benzer süreçleri yaşamış olmasıdır. 

    Yıllarca yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlarla, antrenman drillerimizi oluşturmaya çalıştık. Bu driller Birim Antrenman Programlarımızı, Günlük, Haftalık, Aylık ve Yıllık Sezon Planlarımızı oluşturdu. 

      Normal şartlarda, her sezonun başlangıcında, her oyuncunun geçiş dönemini nasıl geçirdiği hakkında fikir sahibi olduğumuz testler yaparız. Bunun için yeterli vaktimiz vardır. Yapılması gereken Kuvvet, Sürat, Dayanıklılık gibi temel çalışmalarının oyuna özgü tasarlayıp, uygulayacağımız bir zamana ve ortama sahip oluruz. Oysa ki bu sürecin bize bu zamanı tanıma olasılığı çok düşük.

        Tüm takımların yarışa sıfırdan başlaması takımların motivasyonunu şekillendirirken, kalan sayılı haftalarda bazı takımların hedeflerinin olması bazı takımların hedeflerinin olmaması oyuncuların bireysel performans farklılıklarını, bu da takım performanslarını etkileyecektir. 

        İşin ekonomik boyutundan bağımsız kişisel görüşüm, kalan maçların oynanmasını istiyor olmama rağmen, daha önce yaşanmamış bir süreç olması itibariyle, her meslektaşımızın birbirinden farklı uygulamalarına saygı duyuyor, ancak yapılan çalışmaların performans değerlendirmesi açısından doğru ya da yanlış olduğu hakkında bir sonuca varamıyorum. Çünkü daha önce yaşanmamış bir süreci deneyimliyoruz. Yöntemlerimizin vereceği sonuçları ise yaşayarak göreceğiz. Elde ettiğimiz tecrübe ise bir kazanım olarak kalacak, sezgilerimizi besleyecektir.

       Sonuç olarak, yaşadığımız süreç ve önümüzdeki günler, zamanlaması itibariyle Antrenörlük becerilerinin, mevcut sezonu tamamlamanın yanında gelecek sezonun hazırlığı, kadroların oluşturulması, genç oyuncuların entegrasyonu ve en önemlisi eğitirken geliştirebilen ve yarışabilen Antrenörler ve Teknik Ekiplerin ön plana çıkmasını sağlayacaktır. 




           Temaslı bir spor olan futbol da, bir taraftan sosyal mesafeye uyulmasının hayati katkıları konuşulurken, sizin antrenmanlarınızı ve maçlarınızı bu uyarılar çerçevesinde icra etmeniz istenebilir. Kalan maçlar eğer oynanırsa, karşılaşılabilir bir pozitif test sonucunun yaratacağı psikolojik etkileri, yaşanabilecek sakatlıklar ve alınacak müsabaka sonuçlarının performans değerlendirmesinde kısa vadede belirleyici olmaması gerektiğine inanıyorum. Bu süreçte sportif açıdan ne birileri başarılı, ne de birileri başarısız sayılmalı. Uzun vadede bu süreci vakasız, kayıpsız hep birlikte tamamlamak  tüm paydaşların gerçek başarısı olacaktır.

       Ancak; Futbolun içinde doğruluğu tartışılabilir, öyle bir gerçek var ki, Franz Beckenbauer’in de dediği gibi;
                  
     “ Güçlü taraf kazanmaz, kazanan taraf güçlüdür.”


      Yine öyle olacaktır.


Serhat GALİMANE
01.05.2020

Not : Yazıyı tamamladıktan sonra, TFF tarafından “Futbola Dönüş Öneri Protokolü” 1.Kısmı hazırlanmış olup, Spor Kamuoyumuzun bilgisine sunulmuştur.  Üzerinde titizlikle durulması gereken önerilerin yer aldığı bu protokolde özellikle, Pozitif Test Senaryosu başlıklı 3.Bölüm sürecin ne kadar zorlu olduğunu göstermektedir.

Yorumlar

Geçmiş Yazılarım