PELE ve SOCRATES’in Ortak Noktası
“ Başarı
tesadüf değildir. Çok çalışmayı, hedefler koyup istikrarlı bir şekilde
uygulamayı, ilerledikçe öğrenmeyi ve hayalleri sevmeyi gerektirir.”
PELE
Edson Arantes do
Nascimento
“ Öğretmen az biliyorsa, öğrenci daha az biliyordur.”
SOCRATES
Brasileiro Sampaio de
Sousa Vieira de Oliveira
Brezilya, futbol sinemasında bir kült
olduysa, bu film de yukarıda alıntılarını yaptığım iki efsane oyuncu Pele ve
Sokrates ‘in çok büyük rolü vardır. Pele 1940 doğumlu olması sebebiyle, 1954
doğumlu Sokrates’in bir önceki jenerasyonudur. Brezilya’da yaptığı bir açıklama
da Pele’nin veliaht olarak Sokrates’i gösterdiği de konuya ilgisi olan herkes
tarafından bilinir.
Her iki efsanenin de hayatlarında çok
ilginç anılar bulabiliriz. Ancak benim üzerinde durmak istediğim bir ortak
noktaları var. Her ikisinin de futbol kariyerlerinin ardından Teknik Direktörlük
yapmayı denemedikleri.
Eğer konumuz Futbol ve Antrenörlüğü üzerineyse, ilk konuşulan genellikle kariyerlerini sonlandırmış futbolcuların Antrenörlük yarışına birkaç adım önde başladıklarıdır. Bu özellikle mesleğe gönül vermiş, eğitimini bu yönde şekillendirmiş ve kariyerinin başında olan genç Antrenör adayları için kapanması zor görünen bir fark gibidir.
Eğer konumuz Futbol ve Antrenörlüğü üzerineyse, ilk konuşulan genellikle kariyerlerini sonlandırmış futbolcuların Antrenörlük yarışına birkaç adım önde başladıklarıdır. Bu özellikle mesleğe gönül vermiş, eğitimini bu yönde şekillendirmiş ve kariyerinin başında olan genç Antrenör adayları için kapanması zor görünen bir fark gibidir.
Günümüz futbolu ile kıyaslanacak olsa
onların dönemi arasında saymakla bitiremeyeceğimiz farklar bulabiliriz. Değişen
oyun kuralları, zemin koşulları, kullanılan ekipmanlar, forma, top, ayakkabı,
teknolojinin işin içinde geniş bir yer tutması, tv yayınları, gelir ve giderlerin
oranı gibi ilk nefeste akla gelebilecek birçok değişim söz konusu.
Yeri gelmişken değişimin ne denli büyük
olduğu hakkında fikir vermesi için, günümüzde çok daha detaylı verilerine
ulaşabildiğimiz, ancak araştırmanın yapıldığı tarih göz önüne alınırsa, belki de ilkler arasına girebilecek Koşu Mesafesi istatistiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çalışma 1970 yılında Spor Bilimci Palfai
tarafından yapılmış, 1960’lı yıllara damgasını vuran aşağıdaki futbolcuların
incelenmesi ile futbol antrenman literatürüne geçmiş. Palfai, günümüzde
Futbol'da İstatistiğin geldiği noktayı belki de ilk hayal edenlerden biriydi kim bilebilir.
Bu verilerin nesnel veriler
olmadığını o günkü koşullarda daha çok dış gözlem ve öznel yaklaşımlara dayalı
olduğunu belirtmekte fayda var. Günümüz koşullarında işin içine teknolojinin
girmesi ile çok daha detaylı ve hassas verilere de ulaşılmaktadır.
Konuya ilgili herkesin bildiği gibi,
günümüzde oyuncunun kişisel performansı ve ligin düzeyine göre değişse de
herhangi bir futbolcunun ortalama 9000-12000 m arası ölçülmektedir. Sadece bu
veri bile tablodaki verilerle karşılaştırıldığında, günümüzde oyunun ne kadar
hareketlendiğini göstermektedir. Bu mesafenin üst düzey bir performansta daha da arttığı görülmektedir. Belirtmek isterim ki, koşu mesafelerinin niceliğinden
çok, niteliğine değer veren bir antrenörlük bakış açısına sahibim.
Bugüne kadar bu değişenler hakkında yazılmış
onlarca, yüzlerce yazı mevcuttur ki bu yazıyı okumaya devam ediyorsanız
birçoğunu da okumuşsunuzdur.
Ancak özünde değişmeyenleri ararsak da bulabileceklerimiz var futbolun içinde. Örneğin , atılan
bir gol sonrası sevinç sırasında vücudun salgıladığı endorfin hormonu eminim o dönemde de fark
edilir bir artış gösteriyordur.
Bu değişmeyenler nedir? sorusuna
cevap verecek olursam;
Hangi zaman diliminde Antrenörlük
yaparsanız yapın;
- Antrenörün takım kurgusu,
- Sevk ve idaresi,
- Antrenman programlarının oluşturulması,·
- Açıklanan takvime göre bu programların sezonluk bir plana dönüştürülmesi,
- Antrenman Şiddeti,
- Antrenman Süresi,
- Antrenman Sıklığı,
- Dinlenme Aralıklarının doğru şekilde takımın mevcut yapısına uygun haliyle organize edilmesi,
- Enerji Sistemleri,
- Beslenme,
- Temel Biyomotor Yetilerin geliştirilmesi,
- Yardımcı Biyomotor yetilerin doğru zamanlarda programlara eklenmesi,
- Tüm bunların yanında oyuncularla, yönetim, basın ve taraftarlarla iletişim kurulması.
- Teknik ve Taktiğin geliştirilmesi gibi birçok madde ile çoğaltılabilir.
Her biri kendi
içinde alt başlıklar halinde incelenmesi gereken detaylar üzerinde yıllardır
çalışılmaktadır. İçeriklerde değişiklikler kaçınılmaz gibi görünse de o dönemlerden
bugüne var oldukları gerçeğini kabul etmeliyiz.
Hayatlarının büyük bir kısmını sahada
geçirmiş iki efsanenin de antrenörlük yapmama tercihlerinin bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. Bence tüm bu gerekliliklerin farkında olmaları ve yaptıkları işin en iyisi olacaksa yapmak istediklerinin yanında;
Dan
Abrahams’ın Futbol Mantalitesi adlı kitabında belirttiği, “ Bilmek, yapmak değildir.
Özellikle yapmak kısmı, bir sanattır. Antrenörlükte palet değil, fırçanın
dokunuşları başarıyı getirir.” düşüncesini,
yıllar öncesinde söyledikleri sözlerle anlatır gibiler.
Yarışa dezavantajla başladığını düşünen arkadaşlara
bir hatırlatma, spor tarihi kapanmaz denilen birçok farkın kapandığını, geriden
gelen birçok atletin ipi göğüslediğini yazmıştır. Ancak hem futbolculuk hemde antrenörlük kariyerlerini başarı ile sürdürmüş isimlerinde aynı tarih içinde var olduğu ve bundan sonra da var olacağı unutulmamalıdır.
Sonuç olarak; futbolun neresinde olursanız olun, geride bıraktığınız günlerde iyi bir hazırlık yapmış olmanız gerekmektedir. Bu hazırlığa başlamak için hiçbir zaman geç değildir. İki büyük Futbol Efsanesinden alıntı yaptığım sözler ile onların tavsiyelerini yolumuza rehber alabiliriz.
Başarının tesadüf olmadığını düşünerek, çok çalışmayı,
hedefler koyup istikrarlı şekilde uygulamayı, ilerledikçe öğrenmeye devam edip,
hayalleri sevmeyi bırakmamak gerekir. Unutulmaması gereken öğretmenin az
bildiği durumlar da öğrencilerin daha az bileceğidir.
Serhat GALİMANE
25.04.2020
Yorumlar
Yorum Gönder