AİDİYET ve PERFORMANS İLİŞKİSİ
“ Antrenmanlarda yaptığımız maçlar Bundesliga maçlarından daha zor
oluyor, çünkü karşımızdaki takım da Bayer Münih.”
Thomas Müller
Bir antrenör olarak takımımda görmek istediğim oyuncu profili ile ilgili
bir tanım yapmam gerekirse, ilk sıraya Aidiyet duygusunu yazarım. Ardından
Kendine, Takıma ve Mesleğine Saygı, Özgüven , İletişim Becerileri gibi
psikolojik faktörleri çoğaltabilirim. Tabi ki olmazsa olmazların arasında
Fiziksel Yetilerinin pozisyonunun gerektirdiği sınırları zorluyor olması ve
gelişimi için sarf ettiği çaba da çok önemli.
Tüm bu özelliklerinin yanında Genetik açıdan avantajlarını ve Yeteneğini
göz ardı edemem.
Koronavirüs pandemisi nedeni ile tüm
dünya da yaşamın durma noktasına geldiği,
özellikle Mart ayının ortalarından sonra nerdeyse tüm spor faaliyetlerine
ara verilmişken, Bayer Münih Kulübü tüm
dünyaya önce Teknik Direktörleri Hans-Dietr Flick ve hemen ardından yıldız
oyuncuları Thomas Müller ile 3 yıllık yeni sözleşme
imzaladıklarını duyurdu.
Normal şartlar altında sıradan bir iç transfer haberi gibi değerlendirilebilir.
Ancak tüm dünya da spor organizasyonları durma noktasına gelmişken, bu
gelişmeyi bir antrenör gözü ile değerlendirmem gerektiğini düşündüm.
Thomas Müller böyle olağanüstü bir zaman diliminde, bu onuru yaşaması
için neden tercih edilmiş olabilir?
Mutlaka bir fikriniz vardır. Ancak kariyerine göz atarsak bizi sorunun
cevabına ulaştıracak bilgilere de ulaşacağız.
2008 yılında Bayer Münih de
profesyonel yaşantısına başlayan oyuncu, tam 12 sezondur kariyerine istikrarlı
bir şekilde kulübünde devam ediyor. Kulüp kariyerinde toplam 520 maça çıkan
oyuncu 195 gol ile takımının skor gücüne katkı sağlarken, her sezon kulübü ile Lig,
Şampiyonlar Ligi, Almanya Kupası ve Süper Kupası olmak üzere 4 kulvar ve Milli
Takım maçları ile ortalama 55-60 müsabakada görev alıyor. Tüm kariyeri boyunca çıktığı
müsabakalarda centilmenliği ile de öne çıkıyor. Kulüp kariyerinde her 100 maçta
sadece 6 Sarı Kart ortalamasına erişmesi
(31 SK/520Maç) , bugüne kadar lig maçlarında hiç Kırmızı Kart görmemiş
olması, O’nun kendisi ve takımına olan saygısının yanında rakiplerine olan
saygısının da bir göstergesi. (Kariyerinde sadece 2 Kırmızı Kart var. 2008-09
ve 2018-19 sezonları Şampiyonlar Ligi)
Bu ortalamayı Milli Takım
kariyeri ile de destekliyor. Görev aldığı 100 maç da 38 gol atmış, sadece 5
Sarı Kart görmüş ve hiç Kırmızı Kart görmemiş. Oyunun gerektirdiği taktik
disiplin, yıllar içinde birlikte oynadığı tüm arkadaşları ile yakaladığı uyumun
yanında, objektif ve subjektif sıralayabileceğimiz birçok veri, sahip olduğu
fiziksel ve psikolojik yeterliliğin rastlantı olmadığını anlatıyor.
Tüm dünya kulüpleri mevcut oyuncularından indirime gitmelerini talep
ederken, bu kariyer özeti, Onun
kulübüne olan bağlılığı, kendisine, işine, ekip ve rakip arkadaşlarına olan
saygısının yanında, ortaya koyduğu performans yeni 3 yıllık sözleşme ile
ödüllendirilmesine yol açıyor.
Bu noktada da gözden kaçırılmaması gereken bir diğer konuya dikkat
çekmek istiyorum. Siz bir Sporcu ya da Antrenör
olarak tüm bu yetilere sahip olsanız bile
“Liyakate” önem veren bir değerlendirme
sistemine ihtiyacınız olacaktır. Bu kelimeyi kulağa hoş geldiği için kullanmak
yerine, anlattığım tüm yetileri ve eğitimi içinde taşıdığı için kullanıyorum. Bayer
Münih Kulübünün de günü değil de geleceği düşünerek yapmış olduğu bu hamlelerin
geçmişten gelen başarısının tesadüf olmadığının bir göstergesi kabul
ediyorum.
Yazılarımın çerçevesini yapacağım alıntıların oluşturacağını daha önce duyurmuştum.
Bu alıntıların gerçek yaşamda bıraktığı izleri sizlerle paylaşmak amacındayım. Sabırla okumaya devam ettiğiniz için size de teşekkür ederim.
Serhat GALİMANE
18.04.2020
👍
YanıtlaSil