FUTBOLUMUZUN GELECEĞİ İÇİN DOĞRU ORGANİZASYON ŞART
Milli Takımımız Dünya Kupası Finallerine katılma hakkını kaybetti. Az daha alışık olunan Türk Futbol Mucizelerinden biri daha gerçekleşiyordu. Ama olmadı. Evet üzüldük, Milli duygularını yoğun yaşayan bir millet olarak, her ne kadar olması gerekenlerin farklı olduğunu düşünsek de, hatta hatalı uygulamaların varlığını bilip, konuşsak da, gönül her zaman kazanmayı istiyor. Keşke Qatar’a gidebilseydik.
Ben her zaman Futbol, Hayata çok benzer derim. Doğruları bilmek yetmez, doğruları yapmak gerekir.
Maalesef Futbolumuzda doğruları bildiğini düşünüp yanlış yapanların sayısı, doğruları yapanlardan daha çok…
Özellikle son dönemde Pandemi süreçlerini de öne sürerek birçok faaliyetlerimizi askıya almayı tercih ediyoruz. Karar alıcılar, almış oldukları kararlarda, düşüncelerin hayata geçirilmesi, planlama, uygulama süreçleri, basamak basamak düşünüldüğünde, her adımda geniş perspektifler ele almalıdır.
Yapmış olmak için yapılan organizasyonlar, Futbolumuzun gelişmesi adına yeterli değildir.
Üç gün önce üzülerek şahit olduğum, 22.Mart.2022 tarihinde İstanbul ASKF’nin Kamuoyuna duyurduğu şekli ile bugün ki yazımın ana temasını oluşturmak istiyorum.
“U12 MİNİKLER ŞENLİĞİ BAŞLIYOR
2021-2022
Sezonunda oynatılması düşünülen U12 ve U11 Ligleri ile ilgili olarak Covid19
Pandemisinin seyrine göre aşı ve PCR Test zorunluluğu göz önünde bulundurularak
lig başlangıcının en iyi ihtimalle Nisan ayı itibari ile olacağı düşünülmüştü.
Her ne kadar aşı ve PCR test zorunluluğu kaldırılmış olsa da geldiğimiz durum
itibariyle zaman darlığı , mevcut sahaların yetersizliği ve
2011-2012 doğumluların U12’de
oynayabilecekleri göz önünde bulundurularak
bu sezon için U11 Liginin OYNATILMAMASINA karar verilmiştir.
2 Nisan
tarihinde başlayacak olan U12 Liginde 2010-2011 ve 2012 yaş grubu futbolcular oynayabilecek
olup, Okulların kapanma tarihine kadar ki süreçte müsabakalar oynanabilecektir.
Gruplar bölgesel oluşturulup sekizer takımdan oluşacak ve çift devreli lig
usulüne göre oynanacaktır.”
Teknik olarak bakıldığında duyurunun başlığı bir şenlik başladığını anlatıyor. Yani genel olarak haberlerin başlığını okuyan, fotoğrafına bakan bir toplum yapısına sahip olduğumuz düşünüldüğünde belki de amaçlanan güzel haberler var hissiyatı uyanıyor.
Aslında bir şey başlamıyor. Hatta bir jenerasyon bitiyor!
Gerçek metni okuduğumuzda ise, Futbolumuzun özeti yapılıyor sanki. Altını çizerek paylaştığım;
Zaman Darlığı : Hangi tarihler arasında organizasyon yapmamız konusunda elimizi kolumuzu bağlayan yada yetişmemiz gereken bir tarih yok.
Mevcut sahaların yetersizliği : Özellikle U12 ve daha küçük yaş grupları için saha ölçüleri tüm Dünya’da küçültülmektedir. Dolayısı ile doğru planlanan 1 Nizami saha aynı anda en az 2 futbol maçı oynatmaya müsait hale getirilebilir. Sahaların zeminlerinin suni olduğu düşünüldüğünde aynı sahada arka arkaya birçok maç zaten yıllardır oynatılmaktadır. Ya da gerçekten böyle bir yetersizlik varsa, neden sadece sahneye odaklanıp stadyumlar yaparken, provaları yapacağımız antrenman tesisleri, çocuk futbol sahaları talep etmediğimiz/yapmadığımız sorgulanmalıdır.
2011-2012 doğumluların U12’de oynayabilmesi : İşte beni en çok üzen düşünce hatası bu noktada.
Açıklamanın devamında 2010-2011-2012 doğumlu çocuklarımızın bir arada oynayabilme ihtimali, bırakın futbol oynamayı bu yaştaki çocukları kendi kurdukları mahalle oyunlarında bile bir arada olmadıklarını görürsünüz. Ama sizde haklısınız sayın karar alıcılar, artık mahalle oyunlarımız da kalmadı.
Sosyologlar Matta Etkisini birikmiş üstünlük ve kümülatif avantaj olarak da tanımlar. Gelişmiş Ülkeler artık okul eğitiminden, sosyal becerilere, ticari becerilerden, sanata ve spora kadar birçok alanda bu avantajların çocukların gelecek yaşantılarında büyük farklılıklara dönüştüğünü kanıtlamışlar. Özellikle sporcuların doğum tarihlerinin gelecekleri üzerinde ne kadar etkili olduğu ile ilgili çalışmalar yapmışlar.
Bu çalışmalar yılın ilk 6 ayında doğmuş çocukların, hayatın birçok alanında yılın ikinci 6 ayında doğanlardan daha avantajlı olduğu sonucunu ortaya koyuyor. Yani özellikle yapılan yaş sınıflarında 1 yıllık aranın çok geniş olduğu, Ocak doğumlu çocukların Temmuz ve sonrasından başlayarak Aralık ayına kadar doğmuş olanlara göre hem fiziksel, hem de pedagojik farklılıklar olarak avantajlar yaratıyor. Farklı branşlarda, takım sporlarında, bireysel sporlarda sahip olduğu avantajlarla başarıya ulaşanların diğerlerine göre tercih edildiği sonucunu doğuruyor. Şu anda tüm Dünya özellikle küçük yaş gruplarının eğitimlerinde, çocukları 6 aylık sınıflandırmanın çabasında.
Yeri gelmişken konu ile ilgili örneklere ve çalışmalara ulaşmak isteyenlere Malcolm Gladwell tarafından yazılmış, OUTLIERS (Çizginin Dışındakiler) kitabını okumalarını tavsiye edebilirim.
Peki biz ne yapıyoruz?
U11 ligini oynatmıyoruz.
Tam 3 farklı yaş grubuna ait çocuklarımızı aynı sahaya, aynı fiziksel mücadele içine sokuyoruz. Sadece erken doğmasının sağladığı avantajlar ile, kazanma duygusuna erişecek oyuncu adaylarına sahte mutluluklar sunarken, yaş dezavantajı ile sahaya çıkma şansını yakalayacak oyuncu adaylarımızı da daha en baştan kazanamama duygusu ile yüzleştiriyoruz. Sahaya çıkma şansı diyorum ki, zaten birçok antrenörün de yaşı küçük oyuncularını oynatmayacak olduğunu biliyorum. İlerleyen süreçlerde hayatlarında ulaşacakları noktaları bile etkileyecek tercihlerle yüzleşeceklerini önemsemiyoruz. Oyuna olan ilgilerini kaybedecek olmalarını düşünmüyoruz. Böylelikle 2 yıldır zaten hiçbir organizasyonun parçası olmayan küçük yaş gruplarının 1 yıl daha bir takımın parçası olmayacak olmasını;
Önemsemiyoruz…
Bir Futbol İnsanı olarak alınan bu kararın, tüm yurdumuza yayılmasının büyük bir hata olacağı öngörüsü ile bu yazıyı yazıyorum.
Çocukların Futbolu sevmeleri için, keyif alarak oynayabilmeleri için Toprak Sahanın bile yeterli olduğunu biliyorum.
Tüm yaş gruplarına ayrı organizasyonlar yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Müsabaka kazanmaktan çok, oyuncu kazanmanın ön planda tutulması gerektiğini vurguluyorum.
Milli maç ile giriş yapmıştım, yine
Milli maçımız ile bitireyim.
Futbol Sistemimiz bir çok konu
başlığı ile tartışılıyor. Bazen günlük kazanımlar, eksiklerimizi, bilerek ya da
bilmeyerek yaptığımız hatalarımızı görünmez kılıyor. Sadece bu anlamda
düşünecek olursak, Dünya Kupası Finallerine katılamayacak olmamızı, ekonomik detaylardan
bağımsız, kayıp olarak görmüyorum.
Hatalarımızın farkında olmayıp,
yaptığımız uygulamaların doğruluğuna inanarak zaman kaybedebilirdik.
Türk Futbolunun Geleceği için
Altyapılarımız çok önemli!
Diye konuşanlara;
KLİŞELER bizi kurtarmıyor. Tüm
paydaşlarıyla DOĞRU ORGANİZASYON ŞART demek istiyorum!
Serhat
GALİMANE
25.03.2022
Yorumlar
Yorum Gönder