İZMİR DERBİLERİ NEDEN ŞAMPİYONLUK MÜCADELESİ OLMASIN?

 

Bugün İzmir Futbolu adına tarihi günlerden biri.

İzmir derbisinde Göztepe, Altay’ı ağırlıyor.


Müsabakadan çıkacak skor, her iki takımında sıralamadaki yeri için hayati önem taşıyor. Maç ile ilgili kadro tercihleri, teknik-taktik ayrıntılar, istatistikler, seyirci baskısı, Teknik Adam değişikliği, ekonomik problemler, yapılan transferler/transfer yasağı, olası yaptırımlar gibi üzerine konuşacak pek çok konu bulabiliriz. Ama konumuz bunlardan hiçbiri.  Konumuz ülke futbolunun geleceğini şekillendirmesi beklenen,  Akademi Yapılanmaları.

Çok uzun bir aradan sonra aynı sezonda 2 İzmir takımının da Süper Ligde var olması,  (Göztepe 5 sezon önce, Altay geçen sezon yükseldi) her bir kulübümüz için ayrı ayrı sevinç yaratmış, gönül vermiş, emek vermiş tüm futbol paydaşlarını tarifsiz heyecana sürüklemiştir.

Bugün karşılaşacak olan her iki kulübümüzün de A-takım kadrolarında kendi akademilerinden yetişmiş oyuncularını gördüğümüzde, ne kadar zor şartlarda çalıştıklarını bildiğimiz meslektaşlarıma ve emek veren tüm kulüp çalışanlarına bir teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. 

Federasyonumuzun zorunlu tutmasından mıdır, yoksa gerçekten potansiyellerinin bir sonucu mudur tartışmasına girmeden bugün her iki kulübümüzde de çok değerli akademi oyuncuları geniş kadrolarında yer almaktadır.

Göztepe’de Halil AKBUNAR, Arda ÖZÇİMEN, Eren BİLEN, Ege ÖZKAYIMOĞLU, Yusuf TALUM, Yalçın KAYAN, Efecan SAÇIKARA, Altay ÖZKAN yer alırken;

Altay’da Eren ERDOĞAN, Kazım Can KARATAŞ, Cem ÖZGENER, Nurettin KÜÇÜKDENİZ yer almaktadır. Aynı zamanda bu sezon Göztepe’ye transfer olan R.Atakan ÇANKAYA ve Aytaç KARA’nın da Altay akademisinde yetiştiklerini de belirtmekte fayda var.


Aslında altı çizilmesi gereken nokta şu;

Son yıllarda başta şehrimizde ve ülkemizin birçok şehrinde yeni stadyumlar yapılmıştır. Bir Futbol Adamı olarak yapılan yatırımların farkında ve oynanacak müsabakaların seyir zevki açısından da gerekli olduğunu düşünüyorum. Ancak yaklaşık 2 haftada sadece 1 gün kullanılan bu stadyumların öncelik aldığı kadar, özellikle A-Takımlarımıza oyuncu yetiştirmesi beklenen Antrenörlerimizin çalışma şartlarının ve sporcuların gelişimleri için tüm vakitlerini geçirdikleri antrenman ve sosyal tesislerin aynı önceliği bulamamasını anlayamıyorum.

 

Her iki kulübümüzün ve hatta nerdeyse İzmir’deki tüm Profesyonel Kulüplerimizin (Altınordu hariç), uzun yıllardır akademileri ile ilgili sürekli bir projeleri olmasına rağmen,  özellikle tesis problemi bir türlü aşılamamıştır. Tesisleri olan kulüplerimiz ise bakım, onarım gibi maliyetler karşısında zorlanırken, yetkin personel istihdamı gerçekleştiremediği için tam kapasite kullanamamakta, yapılmış tesisler de kendi kaderine bırakılmaktadır.

 

İşte üzüldüğüm nokta da işte tam burasıdır. Geçmiş zaman içinde ve bugün gelinen tabloda, Süper Lige yükselenin sadece kulüplerimizin yarışmacı A-Takımları olduğu görülmüştür.

 

Oysa ki, zor şartlar altında üretken olmayı başaran, önce kendi A-takımlarına, sonra ülke futboluna, hatta Dünya Futboluna bu kadar oyuncu kazandıran güzel İzmirimizin Futbol Altyapısının ne kadar sağlam bir genetik avantaja, coğrafi koşullara, deneyimli Antrenörlere sahip olduğu tartışılmazdır. 

Keşke kulüplerimiz sadece A-Takımlarının Süper Lige yükselmesini yeterli bulmayıp, tüm birimleri ile Süper Lige çıkabilmiş olsaydı!

İzmirli bir Futbol Antrenörü olarak her ne kadar müsabakaya düşmeme mücadelesi demek beni üzse de, bugün Kulüplerimizin yüz yüze olduğu durum maalesef bu. Üzülsek de gerçekle yüzleşmek zorundayız.

Gönül bu zorlu mücadeleden çıkacak sonucun üst sıralarda bir yer edinme, Avrupa kupalarına gitmek için atılacak büyük bir adım, şampiyonluk yolunda kazanan büyük avantaj yakalayacak şeklinde anılmasını isterdi.

Ancak modern futbol endüstrisinde bu sadece gönlümüzün istemesiyle olmuyor.  Kulüplerimizin tesisleşme hamleleri, tüm birimlerde liyakate önem veren hamleleri, Eğitimci Antrenörlerin istihdamı, doğru içerikli ve doğru zamanda planlanmış, doğru uygulanan antrenman modelleri, futbolcu adaylarının gelişimlerini destekleyecek performans testleri, takip ve tekrar imkanları, oyuncu adaylarının teknolojik araç ve gereçlerden faydalanarak performans veri takibinin yapılması, kurumsal hafızanın her gün yeni veriler ile zenginleştirilmesi, kısacası yapılması planlanan tesislerin sadece duvarlarla çevrili değil yaşayan bir organizma misali, sevk ve idaresi için yetkin organizasyon şemasına ihtiyacı vardır.

 Özellikle İzmir Futbolunun göçebe Akademi yapılanmalarından sıyrılıp, yerleşik düzende,  bir arada kulüp aidiyeti ve kulüp kültürünün oluşacağı yapılara ihtiyacı vardır.

İşte tüm bu ihtiyaç karşılandığında Profesyonel takımlarımızda direk oynayan, oyunda kaldığı süre boyunca hem savunmada, hem de hücumda katkı veren kendi akademisinden yetişmiş oyuncu sayısının, transfer olarak gelen oyuncu sayısından daha çok olduğu takımlarımız olacaktır.

İşte tüm bu ihtiyaç karşılandığında Ülke Futbol kamuoyunda İzmir Derbilerinden bahsedilirken de, Düşmeme Mücadelesi yerine Şampiyonluk Mücadelesi şeklinde bahsedileceğini hayal edebiliriz.


Mevcut tüm olumsuz şartlara rağmen, ismini saydığım/sayamadığım tüm kulüplerimizin oyuncu ve oyuncu adaylarına profesyonel olma yolunda destek olan, emeği geçen tüm meslektaşlarıma, destek ekiplerine, sağlık ekiplerine, sıkıntılarına ortak olan yöneticilerimize teşekkür ediyor, daha fazlasını yapabileceğimize inanıyorum.

 

Serhat GALİMANE

06.02.2022

Yorumlar

Geçmiş Yazılarım