AVRUPA’DA ve ÜLKEMİZDE TEKNİK DİREKTÖR DEĞİŞİMLERİ

 

  Ortalama Okuma Süresi : 3-4 dk 

    Hepimizin kendimizce uzman olduğu, en ince ayrıntısına dikkat ettiği, söyleyecek bir söz bulduğu konular vardır. Konu futbolumuzun sorunlarına geldiğinde farklı yorumlar, bakış açıları geliştirilebilir. Dinleyen herkes genelde birbirine hak verse de, iş problemlerin çözüm önerilerine geldiğinde çoğumuzun da bir fikri vardır.  Bu öneriler çözüme ulaşmanın ilk adımı olsa da,  iş uygulamaya geldiğinde konuşmadaki istikrar ve başarının yansımalarını görmek de zorlanırız.

    Futbol konuşulmaya başlandığında, konuya her ne kadar evrensel yaklaşsanız da, sohbetin devamında lokale doğru bir gidişat gözlenir.  Dünya Futbolunun bir sonraki durağı, kendimizi Batı’ya yakın hissetmemizden olsa gerek, Avrupa Futboludur. Kendimizi Ülke Futbolumuz ile Avrupa Futbolunu kıyaslar halede buluruz.

    Üst düzey lig organizasyonlarına, kulüp yapılarına, yıldız oyuncularına, teknik ekiplerine, oyuncu ve antrenör yetiştiren eğitim sistemlerine, sistemden çıkan liyakate verilen öneme, sponsorluk anlaşmalarına, yayın gelirlerine, taraftar oluşumlarına, aidiyetlerine dair konuşulacak o kadar çok şey buluruz ki, ortamda futboldan hoşlanmayan birisi varsa, yeter artık deyinceye kadar konuşabiliriz.

     Bu yazıyı kaleme almadan önce 2020-21 Futbol sezonunu ilk devresinin tamamlanmasını bekledim. İncelemesini yaptığım konu Avrupa’nın 5 büyük ligi ve Süper Ligimizdeki Teknik Direktör değişimleriydi.     

       Aşağıda sonuçlarını bir tablo ile paylaştığım bu çalışma aslında bir durum tespiti.

 



      Kulüplerimizin Teknik Direktör değişimini ne kadar cömertçe tercih ettiğinin rakamlarla ispatı niteliğinde.  Bundesliga, Premierlig, La Liga,Serie-A, Ligue-1 olmak üzere tamamında 98 Kulübün 21’i (yani %21,48) Teknik Direktör değişimi gerçekleştirmişken, sadece Süper Ligimizde 21 Kulübümüzün 12’si (yani %57,14)  bu yöntemi tercih etmiş. Bu 5 Avrupa Liglerinde 98 Kulüp ilk devrede 124 Farklı Teknik adama görev verirken (yani artış yaklaşık olarak 4’te 1 iken),  Süper Ligimizde ilk devrede 21 Kulübümüzde görev alan Teknik Direktör sayısı 46 olmuş (yani Kulüp sayısını 2’ye katlamış hatta geçmiş). 

 

      Bir diğer sonuç ise Avrupa Kulüplerinin bu gibi durumlara hazırlıklı olması ve bir B-Planlarının olması gerçeği. Çünkü Avrupa Kulüplerinde geçici görevlendirmelerin yok denecek kadar az olduğu görülmekte.  Sayılarla destekleyecek olursam, yine 98 Kulübün ilk devrenin tamamında geçici süre ile (1-2 haftalık) görevlendirdiği Teknik Adam sayısı 5 (yani %5,1 ), Süper Ligimizde 21 Kulüp, 10 (%47,61) farklı Teknik Adamı geçici süre ile göreve getirmiş.  Buradan şu sonuca ulaşabiliyorum, demek ki Avrupa kulüpleri mevcut teknik adamları ile çalışırlarken bir sonra göreve getirmeyi düşündükleri Teknik adamı belirliyor, hatta onunla görüşebiliyor. Bu durum çalışan ve çalışmayan antrenör için etik dışı olmaktan çıkmış. Öyle ki görev alacak Antrenörün, çalışacağı kulübe, takıma odaklanması, hazırlığını ona göre yapması da normal karşılanıyor. Durum böyle olunca da son dakika telaşla yapılan transferlere kadar birçok hatanın önüne geçiliyor. Kulübün yapısına uygun, mevcut sisteme ayak uydurabilen yapılar kuruluyor. Böylelikle uyum problemi dediğimiz suni bahaneler konuşulmuyor.

 

     Yapmış olduğum çalışmada, dikkatimi çeken bir diğer nokta ise kişilerden bağımsız olarak, kırmadan dökmeden yazabildiğim kadar kibarca, Kulüplerin Pro-Lisansı farklı bir Kişiyi Görevlendirme durumu.  Bu sütun ülkemize has bir durum. Çünkü üst düzey Avrupa Liglerinde hiçbir kulüp böyle bir görevlendirme yapmamış yani 98’de 0. Ancak Süper ligimizin ilk devresinde 21 Kulübümüzün 6’sı bu şekilde görevlendirme yapmış durumda.

       Olayın sadece Süper Ligimiz ile kalmadığını, Son 2 sezonda 1.Ligimiz de dahil olmak üzere 22 farklı isim bu şekilde görevlendirildi. Futbolda değişim, yeni yüzlerin sahne alması çok kimsenin desteklediği bir durumdur. Ancak nasıl olurda Avrupa’nın hiç tercih kullanmadığı bir konu ülkemizde sıklıkla karşılaşılan bir hal almış?

       Aslında sorunun cevabı kişilerden ve kulüplerden bağımsız. Sorunun cevabı , Ülkemizde en son ne zaman Pro-Lisans Kursu düzenlendiği tarihini yazınca ortaya çıkacaktır. 02.07.2018, yaklaşık 31 aydır Antrenör eğitiminde Pro-Lisans Kursu düzenlenmiyor.

      Bu sebepten olsa gerek, iş bulan meslektaşlarımızda sistemdeki bu aksaklığın sebep olduğu farklı kişilerin Pro-Lisanslarını kullanmak zorunda kalıyorlar. Bugüne kadar böyle bir tercih kullanmasam da, ben ve birçok meslektaşım kursun açılmaması sebebi ile hak ettiğimiz belgeyi alamadan çalışmak zorunda kalabiliriz.

      Avrupa Liglerinin organizasyon sorumluları, sadece oyuncu yetiştiren sistemlerine değil, aynı zamanda Antrenör yetiştiren sistemlerine ve bu sistemden çıkan Antrenörlerine değer verdikleri için de böyle bir durum ile karşılaşmıyorlar.

      Ülkemizin ihtiyaç duyduğu, problemin çözümü ise,  Pro-lisans Kursunun bu işe emek, zaman harcamış mevcut değerlendirme formülünün sonuçlarına göre davet edildiği, şeffaf bir sıralamanın paylaşımı ile bir an önce düzenlenmesidir.

      Mevcut Pandemi Koşullarının sürekli bir bahane olarak erteleme sebebi olarak konuşulması, daha önce yine Pandemi Sürecinde düzenlenen UEFA B-A Birleşik kursu ile geçerliliğini kaybetmiştir.  Hatta  Avrupa Liglerinde birçok Federasyonun da Antrenör Eğitimlerinde aksama olmaması adına Görüntülü-Uzaktan Eğitimler planladığı da haberlere konu olmuştur.

       Bu işe gönül vermiş bir antrenör, sırasının geldiğini düşünen bir Teknik Direktör adayı olarak da bu kursun bir an önce organize edilmesini bekliyor, çözüm önerimi de bu yazı ile desteklediğimi düşünüyorum.

 

     Tablo incelendiğinde, görev alan en genç ve en olgun Teknik Direktörleri de göreceksiniz. Burada Avrupa Ligleri ile yaklaşık bir ortalamada olduğumuz görülecektir. Ancak yazımın sonunda ilk kez bir isim kullanacağım. Dikkat çeken bir diğer nokta,  Bundesliga’da görev yapan Julien Nagelmans, meslektaşımız 1987 doğumlu, Şubat 2016’da kulübü Hoffenheim tarafından görevlendirildiğinde 29 yaşındaydı. 2018-2019 sezonunun sonunda kulüpten ayrılacağı açıklandığında, kulübü ile 100.maçına çıkmış gelmiş geçmiş en genç  Teknik Adam olarak Bundesliga tarihine geçti. Şu anda Pro-Lisansını kendisine taktim eden Hans Flick’in Bayern Münih’ine karşı Leipzig Teknik Direktörü olarak Şampiyonluk mücadelesi  veriyor.


Kıssadan hisse, eğitim ertelenecek kadar önemsiz bir süreç değildir. 

Eğitime önem,  liyakate değer veren ülkeler için!    

 

 

 

Yorumlar

Geçmiş Yazılarım