İKİ MAÇ, İKİ FARKLI SONUÇ, BİR GERÇEK

 

       Futbol’un neden Dünya’nın en ilgi çeken sporlarından biri olduğunu,  en son dün gece oynanan UEFA Uluslar Ligi’nde  İspanya’nın Almanya’yı 6-0 gibi farklı bir skorla yenmesiyle görebiliriz. Tabi ki bu tespiti sadece bir maçın skoru ile beyan etmek çok gerçekçi olmayacaktır.  Bu savımı destekleyen bir başka müsabaka da çok kısa bir süre önce 14.08.2020 tarihinde (3 ay önce) Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih’in deplasmanda Barcelona’yı  2-8  yendiği müsabakaydı.


      Aradan çok kısa süre geçmesine rağmen Bayern Münih’in,  Barcelona’ya karşı sağlamış olduğu tarihi skor üstünlüğünde Bayern forması giyen oyuncular  M.Nauer, Goretzka, Gnarby ve Süle, L.Sane  bu kez Barcelona’nın eski Teknik Direktörü Luis Enrique’nin başında olduğu, Barcelona forması giyen S.Roberto’nun da yine ilk 11 de yer bulduğu İspanya milli takımına karşı tarihi bir yenilgi alıyordu.

    3 ay gibi kısa bir sürede ortaya çıkan farklı sonuçlar, oyuncuların bireysel performansları ile açıklanamazdı. Çünkü 3 ay önce kazanan takımda olan birçok oyuncu dün gece kaybeden taraftaydı.

       Tarihi maç sonunda Milli Takım Teknik adamlarının görüşleri yazımın genel hatlarını ortaya koyuyordu.


      Joachim Löw yaptığı açıklamada, "Şu anda açıklamak zor, hiçbir şeyin işe yaramadığı zifiri karanlık bir gün geçirdik. Bugün her açıdan gerçekten kötüydü. Cesur olmak ve ileriye doğru oynamak istedik ama bugün hiçbir şey işe yaramadı, ne hücum ne de savunma. İlk golden sonra tüm konseptimizden vazgeçtik. Açıldık ve İspanyollar o kadar iyilerdi ki bundan faydalandılar. Organizasyon yok, oyuncular arası yakınlık yok, iletişim yok. Düzenden vazgeçtik ve bu ölümcül oldu." ifadelerini kullandı.

   

      Luis Enrique ise yaptığı açıklamada, Bunlar ne yazık ki nadir görülen ancak planladığınız her şeyin sahaya yansıtıldığı ve sonucun mükemmel olduğu gecelerdir. Oyuncularım maça çok istekli, çok başarılı girdi, kaliteleri ve performans süreklilikleriyle oyuna ve  böylesine bir sonuca ulaşmış olduk.

      Almanya Kimmich'in yokluğu dışında en iyi 11’i ile sahadaydı. Son 10 maça baktığımızda Kroos ekstraydı. Biz daha çok rotasyona gittik 6 oyuncuyla. Maçın başından itibaren çok iyi pres yaptık. Onları uzun oynamaya mecbur bıraktık ki, bu onların alışık olduğu ve hoşlandığı bir sistem değil. En gerektiği zamanda kusursuz bir oyun oynadık. Bugüne kadar rakipten daha iyi futbol oynamamıza rağmen skora gidemiyorduk. Böylesine bir maçta bu alışkanlığı kırmak çok güzeldi.” şeklindeydi.

 

     Oysa ki, yaklaşık 3 ay önce kazanan Bayern oyuncularının %50 sine yakını (11 oyuncunun 5’i)  Almaya Milli Takımı ile sahadaydı.  Ancak bu kez müsabakayı İspanya Milli takımı ezici üstünlükle kazandı.

        Normal şartlarda kulüpler düzeyinde elde edilen başarılarda ülke futbol sistemine yapılan övgüler akla gelir. Hatta kulüplerin Uluslar arası başarıları, Ülke Puanını direk etkiler.  Oysa ki kulüplerin Futbol Organizasyon Yapıları ile Ülkelerin Futbol Organizasyonları birbirinden tamamen farklıdır. Eğer bu yapılar yarışma seviyesinde aynı olsaydı,  Kulüpler düzeyinde birbirine üstünlük sağlayan Ülkelerin, Milli Takımlar düzeyinde de birbirlerine üstünlük sağlamaları beklenirdi. Oysa son oynanan bu müsabaka durumun böyle olmadığını tüm Dünya’ya gösterdi.

      Yarışmacı Kulüp yapılarında takımlar her ulustan futbolcuyu bünyesinde bulundurduğu gibi, kendi futbol kültürlerini de oluşturmak için her türlü imkan ve özgürlüğe sahiptirler. Kendi yetiştirici yaş gruplarının eğitimi, antrenman ve sezon planlarını organize etme, oyuncularını  A-Takımlarına hazırlamak içinde yeterli  süreye sahipler. Bu sistemi oluşturmak için gerekli yetiştirici Antrenör Kadrolarını oluşturmak ellerinde olduğu gibi,  kendi oluşturdukları sisteme en uygun Teknik Adam ile oyuncuları seçme,  seçtikleri oyuncuları bir arada geliştirme şansı ve zamanına da  sahiptirler.

     Milli takımlar yapılarında ise durum biraz daha farklı seyretmektedir. Ülkeler tüm bölgelerinde Futbol Eğitim Planlamalarına zaman ayırmakla birlikte, kendi ulusundan yetişecek oyunculara her yaş grubunda yatırım yapmaktadır.

       Ancak yarışma ortamında bu futbolcular daha çok zaman geçirdikleri kulüplerinin eğitim müfredatı ve kültürlerine göre yetişirler. Yarışmacı seviyede A-Milli Takım kadroları oluşurken ise, genelde oyuncuların anlık bireysel performans ve form durumları göz önünde bulundurulur. Bu sebepledir ki Genç milli takımlar seviyesinde çok sayıda oyuncu şans bulurken,  belki de genç yaş seviyesinde hiç milli takım şansı bulamayan oyuncular A-Milli takım formasına kavuşmuştur. Anlık istatistikleri daha iyi olan, oynadığı kulüp ve lig seviyesi önde olan her oyuncu diğerine göre bir adım önde görülür. Bu durum bir futbol adamı olarak benimde kafamda soru işaretleri yaratmaktadır. Takım olmak uzun bir süreçtir ve bireysel performanstan çok ekibin performansı ön planda olmalıdır.  

    Tam bu noktada, Uluslar Ligi için İspanya Milli Takım kadrosunu açıklarken İspanya Milli Takım Teknik Direktörü Luis Enrique’nin kadro seçimi ile ilgi gelen sorulara verdiği cevap ile yazımı noktalamak istiyorum.  

"Futbolcu seçerken, takımına, yaşına, geçmiş istatistiklerine bakmıyorum."  demişti.

Kazananın her zaman haklı olup olmadığı tartışıla dursun; TAKIM OLAN KAZANIR.

 

Serhat GALİMANE

18.11.2020

 

 

Yorumlar

Geçmiş Yazılarım